SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3413 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنْ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ أُخْبِرْتُ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَبْعَثُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ رَوَاحَةَ فَيَخْرُصُ النَّخْلَ حِينَ يَطِيبُ قَبْلَ أَنْ يُؤْكَلَ مِنْهُ ثُمَّ يُخَيِّرُ يَهُودَ يَأْخُذُونَهُ بِذَلِكَ الْخَرْصِ أَوْ يَدْفَعُونَهُ إِلَيْهِمْ بِذَلِكَ الْخَرْصِ لِكَيْ تُحْصَى الزَّكَاةُ قَبْلَ أَنْ تُؤْكَلَ الثِّمَارُ وَتُفَرَّقَ

 

Âişe (r.anha)'dan, şöyle dediği rivayet edilmiştir:

 

Rasûlullah (s.a.v.), Abdullah b. Revâha'yı gönderir, o da olgunlaşınca daha yenilmeden önce hurmaları tahmin ederdi. Sonra, yahudiler bu tahmini almak veya. onu müslümanlara vermek arasında muhayyer bırakılırlardı.(Bu), meyveler yenilmeden ve (ihtiyaçlara) sarfedilmeden önce zekâtın tayin edilmesi içindi.

 

 

İzah:

Muvatta, müsâkât

 

Tahmin etmek diye terceme ettiğimiz "el-hars" kelimesi şu manaya gelir: Bahçesini ortağa veren veya bağdan bahçeden öşür ya da haraç alacak olan görevlinin meyve veya üzümü dalında iken tah­min edip, karşı tarafı bu mikdarda sorumlu tutmasıdır.

 

İmam Mâlik'in rivayetinde Abdullah b. Revâha'nm, "(Tahmin edilen)-isterseniz sizin olsun isterseniz benim" dediği kaydedilmektedir.

 

Abdullah b. Revâha'nm, dalındaki hurmaları tahmin ettikten sonra, onu almak veya müslümanlara vermek arasında yahudileri muhayyer bırakma­sından maksat şudur: Ağaçtaki hurmaların mikdarını tahmin eder, sonra da: "İsterseniz bu mikdarın yansını bize verin, ağaçlardaki hurmayı siz topla­yın; isterseniz meyvelerin tümünü biz alalım, tahmin ettiğimiz mikdarın ya­rısını size verelim" dedi.

 

Hz. Âişe'nin ifadesinden anladığımıza göre, Hz. Nebi'in Abdullah b. Revâha'yı meyveleri tahmin için göndermekten maksadı; zekâtını al­mak için hurmaların mikdarmı tesbitti. Çünkü yoksulların orada muayyen bir hisseleri yoktu. Meyvelerin mikdarı tahmin edilmeden kendi haline bıra­kılması halinde yahudiler yer ve bundan müslümanlar zarar görürdü.

 

Zürkanî, Muvatta şerhinde İbn Rezîn'in şöyle dediğini nakleder: "İsa'­ya; İbn Revâha'nın bu yaptığı; bahçe ortakları veya ortaklar için (meyveyi tahmin edip bölüşmek) caiz olur mu? diye sordum. Hayır, bunun taksimi sadece ölçek ile olur, ancak ona ihtiyaçları muhtelif ise hars (tahmin) yoluy­la paylaşırlar, dedi." İsa, Abdullah b. Revâha'nın tahmininin, ona mahsus olduğunu söyler.

 

Bâcî ise, Abdullah'ın tahminini şöyle izah eder: "Onun, zekâtın hakkı­nı ayırmak için tahminde bulunmuş olması muhtemeldir. Çünkü zekâtın ve­rileceği yerler, savaşla zaptedilen arazinin gelirinin sarfedileceği yerlerden ayrıdır."

 

Ağaçlardaki hurmanın, zekât hissesini tayin için değil de, bölüşmek için tahmin edildiği kabul edilirse bu, meyveyi meyve karşılığında tahminî ola­rak satmak olur ki, caiz değildir.

 

İbn Abdilberr de; Hz. Nebi'in Abdullah b. Revâha'yı Hayber hur­malarını tahmine göndermesindeki maksadın, zekât mikdarını tayin için ol­duğuna işaretle şöyle der: "Müsâkâtta meyveyi tahmin etmek ulemanın tümüne göre caiz değildir. Çünkü müsâkâttaki taraflar (bahçe sahibi ve işçi) birer ortaktırlar. Onun için ancak meyveyi meyve karşılığında satmanın caiz olduğu bir yolla bölüşebilhier. Aksi halde bu, müzâbeneye girer."

 

Müsâkâtta, ortakların meyveyi tahmin ederek bölüşmelerinin caiz olup olmadığı konusunda farklı şeyler söylenmektedir. Bezlü'l-Mechûd ta'likın-da, Takrîr'den naklen Hanelilerin görüşüne şöyle temas edilir. "Müzâraa-nın caiz olup olmayışı konusundaki ihtilâfdan dolayı âlimlerimiz, tahmine dayanarak taksimin caiz olup olmayışında ihtilâf etmişlerdir. İmam A'zam, Hz. Nebi'in Hayberlilere karşı yaptığının müzâraa değil de haraç ol­duğunu savunduğuna göre, haraç ve cizye alırken tahmini esas almayı caiz görüyor demektir. Ona göre, müzâraa ve müsâkâtta ise tahminle bölüşmek caiz değildir. Diğer âlimler müzâraa ve müsâkâtı caiz gördüklerine göre, mü-zâraada tahminle taksimi de caiz görürler."

 

Münzirî bu hadisin isnadında, bilinmeyen bir adamın olduğunu söyler. Bu şahıs îbn Şihâb ile İbn Cüreyc arasındadır. Çünkü İbn Cüreyc, "Bana ibn Şihâb'dan haber verildi" der, fakat kimin haber verdiğini söylemez. Ab-dürrezzak ve Dârekutnî hadisi bu anılan vasıta olmadan nakletmişlerdir. Ama îbn Cüreyc müdellistir. Hadisi kuvvetli göstermek için aradaki bilinmeyen kişiyi gizlemiş olabilir.

 

Avnü'l-Ma'bûd'da, bu hadiste bilinmeyen bir ravinin bulunduğuna işaret edildikten sonra, hurma ve üzümlerin tahmininin caiz oluşuna delâlet eden birçok hadis nakledilmiştir.

 

Bu hadislerden birkaçı şöyledir:

 

Attâb b. Üseyd şöyle demiştir: "Rasûlullah (s.a.v.), insanlara, meyve ve üzüm çubuklarını tahmin edecek kişi gönderirdi".[Tirmizî, İbn Mâce.]

 

Sehl b. Ebî Hasme'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "(Meyve) tahmin ettiğiniz zaman (tahmin ettiğinizi) alınız ve üçte birini bırakınız. Eğer üçte birini bırakmazsanız dörtte birini bıra­kınız..."[Sünen sahipleri.]

 

Câbir (r.a), Rasûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu haber vermiştir:

 

"Tahmini hafif tutunuz, tahminde toleranslı davranınız".[İbn Abdilberr.]

 

Bu hadisler; hurma, üzüm ve tahmini mümkün olan meyveleri ağa­cında iken tahmin edip buna göre bölüşüimesinin caiz olduğuna delâlet et­mektedir.

 

Ancak yukarıda da işaret ettiğimiz gibi bazı âlimler; bu hadislerdeki tah­minden maksad, araziden alınacak haraç, zekât ve cizye gibi vergilerle ilgili­dir. Ortak olan meyvenin tahminle bölüşülmesi caiz olmaz, demektedirler.